Bebekler bir çok sebepten dolayı gelişimsel bozuklukların görülmesi açısında risk altındadır.
Bu yüzden ‘Riskli Bebek’ kavramı, 37 haftanın altında doğan prematüre bebeklerin yanı sıra çok düşük doğum ağırlığına sahip zamanında doğan bebekleri, doğuştan özre sahip veya yeni doğan bakımda tedavi almak zorunda kalan çeşitli risklere sahip bebekleri kapsamaktadır.
Güncel bir meta analizde SP görülme oranının gestasyonel yaşın (gebelik yaşı) azalmasıyla birlikte arttığı belirtilmiştir. SP görülme oranı yapılan araştırmalarda erkeklerde daha yüksek olduğu görülmüştür. Bunun sebepleri ise östrojen ve diğer cinsiyet hormonlarının yaralanma üzerine olan etkisi, erkeklerin kızlara göre daha az akciğer gelişimine sahip olması ve respiratuar distress sendromunun (sürfaktan eksikliği ve akciğerlerin immatüretisine bağlı olarak doğumdan sonraki ilk 4 saat içinde ortaya çıkan, 24 saatten fazla süren; morarma, hızlı ve inlemeli solunum, interkostal, subkostal retraksiyonlar ile kendini gösteren bir klinik tablodur) erkeklerde daha fazla görülmesi ile ilişkilendirilmiştir.
Bebeğin yaşamının özellikle ilk yılının beyin gelişiminde kritik bir dönem olduğuna dair giderek artan kanıtlar bulunmaktadır. Dendritler ve aksonların oluşmasını içeren nöronal farklılaşma süreci ile nörotransmitter ve sinapsların üretimi özellikle doğumdan birkaç ay önce hızlanır ve doğumdan sonra ilk bir yılda oldukça aktif bir seyir izler. Doğum sonrası 3 ay civarında primer duyu-motor ve görme kortexlerinde hızlı gelişmeler gözlenirken ilk bir yaşta ise prefrontal kortexle ilgili gelişmeler yoğun olarak devam eder.
Sonuç olarak miyelinizasyon 2. trimesterde (3-6 ay) başlar ve yaşamın ilk yılında çok hızlı şekilde ilerler.Güncel çalışmalarda beyin ultrason görüntülemesinde lezyonu olsun ya da olmasın preterm (zamanından önce doğan) bebeklerin tümünde motor öğrenme bozukluğu olduğu kanıtlanmıştır. preterm bebeklerin, günlük tecrübeler ile beyinde vucüt şemasını oluşturmak için normal gelişen zamanında doğan bebeklere göre çok daha fazla zorlukları vardır. Erken dönemde tedavi ile genç sinir sisteminde plastik değişikliklersağlanarak beyin patalojisi azaltılabilir. Sinir sistemi gibi kemik, kas, adipoz dokular da dış faktörlerden etkilenir. Bebek ilk doğduğunda kemik kartilaj yapıdadır zamanla mineral seviyesi, haraketlerindeki artışa ve doku üzerinde yaptığı baskılara ve gerilime bağlı olarak bu karilaj yapı sertleşir.
Oturma, emekleme, yürüme gibi ağırlık taşıma becerisini içeren motor gelişim basamaklarında geri kalan SP’li ve Spina Bifidalı çocuklarda kemik daha gözenekli ve kırılgandır. Bu değişimler göz önüne alındığında kognitif ve fonksiyonel motor becerilerinin artırılması için erken müdehalelere başlanılmalıdır.
Yazıyı Gönderen: Fizyoterapist Merve ÇETİNKAYA
Bir yanıt yazın